YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2016/3103
Karar Numarası: 2016/5105
Karar Tarihi: 14.04.2016
Davacılar ... ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 21/12/2012 gününde verilen dilekçe
ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen
kabulüne dair verilen 02/12/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından, adli yardım
talepli olarak da davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar
verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği
görüşüldü.
6100 sayılı .. 334. maddesinde “(1) Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin,
gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia
ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan
yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler. (2) Kamuya yararlı dernek ve vakıflar, iddia ve
savunmalarında haklı göründükleri ve mali açıdan zor duruma düşmeden gerekli giderleri kısmen veya
tamamen ödeyemeyecek durumda oldukları takdirde adli yardımdan yararlanabilirler. (3) Yabancıların adli
yardımdan yararlanabilmeleri ayrıca karşılıklılık şartına bağlıdır.” hükmü getirilmiştir. Aynı kanun 336.
maddesinde ise “(2) Talepte bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri ve
yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri
mahkemeye sunmak zorundadır. (3) Kanun yollarına başvuru sırasında adli yardım talebi bölge adliye
mahkemesine veya Yargıtaya yapılır. (4) Adli yardım talebine ilişkin evrak, her türlü harç ve vergiden muaftır.”
şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Dilekçeye ekli ve dosyadaki bilgi ve belgelerden, davalının yukarıda belirtilen Kanun hükmünün
öngördüğü şartları taşıdığı anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar verilerek işin esasının
incelenmesine geçildi.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin
değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacıların tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı
dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
a) Dava, kasten adam öldürme eylemi nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacılar, davalının .. çocukları ve ... ağabeyi olan ... kasten öldürmesi nedeniyle maddi ve manevi olarak
zarar gördüklerini belirterek, destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat isteminde bulunmuşlardır.
Destekten yoksun kalma tazminatı, haksız fiil sonucu bir kişinin ölümü sonucunda ölenin yardımından
mahrum kalanlara ödenecek bir tazminat türüdür. Bu tazminatın kaynağı olan ... 45/2. maddesinin (6098 sayılı
TBK m. 53) öngörmüş olduğu hal, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme
bağlamaktadır. Bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı,
tazminat olarak, sorumludan isteyebilirler. Kanun metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma
tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun
kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan
sonraki dönemde de destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu
paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse .. 45/2 maddesine dayanarak
uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.Destekten yoksun kalma zararının hesabında, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında
sağlamış olduğu yardımın miktarı belirlenmelidir. Bu belirlemede destek ile destek olunan kimse arasındaki
yakınlığın derecesi, aralarındaki manevi bağ, davacıların yaşları, dahil oldukları sosyal ve ekonomik çevre,
yaşam standartları, cinsiyetleri gibi bakım ilişkisine ve miktarına etkili olabilecek unsurlar da göz önünde
bulundurulacaktır. Hayatın olağan akışı içinde, destek sayılan kimsenin baktığı kimselere gelirini belli paylara
bölerek baktığı pek söylenemese de tazminat hesabında bir paylaştırma yapmak zorunlu hale gelmektedir.
Buna göre öncelikle gelirin tamamının, yardım görenlere tahsis olunmuş varsayılamayacağı, ölenin
gelirinden bir bölümünü kendisine ayıracağı, bu tahsisten vazgeçilemeyeceği ve bu suretle yardımın (payların)
geliri yutmaması ilkesi dikkate alınmalıdır. Ayrıca ölenin kendi geçim masraflarından artan miktarın tamamının
(hiçbir tasarruf düşüncesine yer bırakmadan) destek görenlere dağıtılması da kabul olunamaz. Öte yandan,
destek görecek kimselere ayrılacak miktar da bunların ihtiyaçlarının toplamı kadar olmalıdır. Bunun dışında
destekten yoksun kalanlardan bir kısmının davacı olup diğer kısmının davacı olmadığı durumda talepte
bulunmayan destek görenlerin paylarının da hesaplamada göz önünde tutulması gerekmektedir.
Somut olayda Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, 1990 doğumlu olan ve ölüm gününde
22 yaşında bulunan desteğin .. yaşam tablosuna göre bulunan bakiye ömrünün aktif devresinde 1/8 ve pasif
devresinde 1 /4 oranlarında anne – babası olan davacılara desteklik payı olarak ayrılmıştır. Desteğin 22
yaşında bekar olarak vefat ettiği, hayatın olağan akışına göre ileride evleneceği ve bakmakla yükümlü olduğu
çocuklarının olacağı, bu dönemlerde anne ve babasına ayıracağı pay oranlarının azalacağı gözetilmeden
hesaplama yapılmış olması doğru değildir. Yerel mahkemece, yukarıda açıklanan ilkelere aykırı olarak
düzenlenen bilirkişi raporunun benimsenmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bu nedenle
bozulması gerekmiştir.
b) 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 53. (TBK/74) maddesi gereği ceza mahkemesinde verilen beraat kararı
hukuk hakimini bağlamaz ise de hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız olmayıp ceza mahkemesinin maddi
vakıaların belirlenmesine ilişkin mahkumiyet kararı hukuk hakimi yönünden bağlayıcı olup taraflar yönünden
kesin delil niteliği taşıyacaktır.
Dosya kapsamından; olay nedeniyle .. sanık olarak yargılanan davalıya verilen müebbet hapis
cezasından 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 29. maddesi gereği haksız tahrik indirimi yapıldığı ve hükmün
Yargıtay 1. Ceza Dairesi tarafından onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davaya konu olayda; davalının
eylemini haksız tahrik altında gerçekleştirdiği maddi vakıa olarak kesinleşmiş ceza kararı ile tespit edilmiştir.
Mahkemece, alınan bilirkişi raporunda destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanması sırasında tahrik
nedeni ile herhangi bir indirim yapılmamıştır. Bu durumda; desteğin müterafik kusurunun varlığı göz önünde
bulundurularak talep edilen maddi tazminattan uygun bir indirim yapılmak suretiyle karar verilmesi gerekir. Bu
hususun gözetilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup; kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (2/a-b) numaralı bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA
davacıların tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve
davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 14/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
www.legalbank.net
Av. Muhammed Numan Güleç
Bu sitede bulunan her türlü bilgi, yazı ve yapılan açıklamalar bilgilendirme amaçlıdır. Reklam amacı taşımaz. Bu nedenle, haksız rekabet yaratıldığı şeklinde algılanmamalı ve yorumlanmamalıdır. Ziyaretçiler ve Müvekkillerin, Sitede yayımda olan bilgiler nedeniyle zarara uğradıkları iddiası bakımından Hukuk Büromuz herhangi bir sorumluluk kabul etmemektedir.